3 Temmuz 2012 Salı

şimdiki zamandan geleceğe götürülecekler

bir ilham perisi bekliyorduk hayatımızda...herkes yaşar ama herkes anlatamaz nadirleri de hayranlık uyandırır....kaygımız bu değildi, konumuza devam edelim...

toparlanması zor bir süreç geçiriyordum. bunu anlatmak,dile getirmek oldukça zor çünkü öğrendim. kötü bir şekilde öğrendim ama öğrendim işte fazla irdelemeye gerek yok.

çoğu duygunun "kopyala-yapıştır"yapıldığı konuşmalardan geliyordum ve fazla suskun kalıyordum. anlatmak istediklerim hiç bir zaman "işte bu " dedirten ya da "kadeh kaldırılacak" şeyler değildi. bir kompozisyon olsam yerim gelişme bölümünde olacak kadar etkiliydi. ne giriş kadar dikkat çekici, ne sonuç kadar tesir edici son söz söyleme kapasitem vardı.

lütfen yanlış anlamayın bunlardan hiç bir zaman (tabir-i caizse) gocunmadım bilakis mutluluk da duymadım. sadece iyi geçiş yapma insanıyım diyebilirim. "moralim bozuk bir uğrayayım mı?" diyenlere bir kahve ikram edecek kadar zamanım oldu. sanmayın kapım her gün çalar. gelen insan soran insan sayısı da bellidir. çoğunluk da onlarda benimki gelişme bölümünden gelmiştir. ya girişi kaçırmışlar ya da sonuca ulaşmaya gidiyorlardır. ben o anlarda (en fazla) onlara için birer vurgu unsuru olabilecek örnekler sunabilirdim...

bunları yaşarken keyif de alırdık birbirimizden. birbirimizi anlama gibi bir kaygı gütmedik hiç bir zaman.evime gelen insan şekerliğin nerde olduğunu bilirdi.sormasına gerek kalmaz fazla cümlelerle birbirimizi yormazdık. oldum olası -onlarda öyledir bahse girerim- yük olmak gibi bir kaygıyı taşıdığımızdan olsa gerek devrik cümlerle yormazdık birbirimizi..edebiyatımız da öyleydi. devrik cümleler ve nerde yapılacağı belli olmayan vurgulamalarla sanatımızı da kirletmezdik.tabaktan yemeği alıp ağzımıza sokup çiğnememiz kadar basittik. edebiyatımız da öyleydi ama ağızda bıraktığı tat tahmin edebileceğiniz gibi harikuladeydi...

bu yüzden yazdıklarıma güzel girişler yapamam. başlık koyabilecek alt yapı (üst beyin de diyebilirsiniz) insanı da değildim. sonucu da tahmininize bırakıyorum. imla hataları doluydu hayatımızda ve bu yüzden yazılarımız ve yaşantımız delice eleştirilebilirdi. bizler gözüne gözüne batırmazdık kimseye yaşadıklarımızı bu kaygıyı yaşayan biri olmamak günümüzde psikolojik boyutlarda incelenebilir ve sonuçta freudculara güzel dönor olabilirdik.

hayır asla depresif ya da asosyal (yorumuna göre sosyopat) karekterler de sergilemiyorum hayatta. bir ortamda veya bir davette akla gelebilecek insanlardanımdır.kesinlikle davet kartları elime ulaşmışımdır ama müsait olmadığım için o davetlere katılamamışımdır. bu yüzden bana kırılmazlar da. ha hani davete gelsem alkış da kopartmam başımdan aşağı konfeti de atmazlar. geldiğim için teşekkür ederler.

Ama çoğu davete hatalı kıyafet seçimi yapacak kadar da acemiyimdir. benim gibi olanlar da orada olduğundan kaygılanmam çay bahçesine gider gibi gittiğimiz sükseli davetlerde çoğunlukla benim gibi olanlarla bir çay bahçesinde çay içebilirim.

peki gelelim sonuç bölümüne. bu kadar yazdık yazdık başlangıç sonuç tutarlı olmalı, ama alakası olmayan paragraflar fark ettim ruhum daraldı. lisedeki edebiyat öğretmenim bu halimi görse üzülürdü. sen böyle değildin tekrar oku bakalım hatalarını göreceksin derdi. hayır hocam gerek yok bu yazıyı senden geçme notu almak için yazmadım. sadece yazmak için yazdım. bu kadar...burda bitiriyorum. sonucu ne olursa olsun. burda bitiriyorum.

yazdıklarımda ana düşünce arama gibi bir kaygınız olmasın....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder